Dijitalannee

Dijitalannee'nin Annelik Günlüğü ve Paylaşımları

17 Nisan 2017 Pazartesi

KISMEN POZİTİF DOĞAL DOĞUM HİKAYEM

Kendimdeki değişimi hissediyor gibiydim, olabilir miydi böyle bir şey? Arabada giderken yaşadığım mide bulantıları, kendimi halsiz hissetmelerim bir süre devam etti, çünkü ben bir süre beklemeyi tercih ettim sebebini öğrenmek için. Artık zamanı gelmişti ve eczaneye gidip en dijitalinden bir gebelik testi istedim, hani şu üzerinde haftasına kadar yazılı olanlardan. Tebrikler! 5 haftalık  hamileyim! 

Bebek haberini kocalarına sürprizlerle söyleyen kadınlara her zaman imrenmişimdir, ben hiç sürpriz yapamam, hiç içimde tutamam anında söylemek isterim nitekim öyle de oldu, "Aşkım sana bir haberim var, eve gel hemen" demek için aramışken telefonda söyleyiverdim Enes'e. Neyse efendim sonrası malum; yeni taşınmış olduğumuz bölgede iyi bir doktor arayışı için İnternet aramaları, doktor siteleri, hasta yorumları falan. Doktorumuzu bulduğumuz gibi ilk ultrason. Ve işte orada atan minik bir kalp!

Tam da pozitif yaşam, daha sağlıklı beslenme kafalarına girdiğim bir döneme denk geldiği için hamileliğim evren bana bir güzellik yaptı ve şahane bir hamilelik yaşattı. Her şeyden önce mevsim yazdı ve eğer hamileliğinizin son haftaları değilse bir de yatmak zorunda olduğunuz bir hamilelik yaşamıyorsanız güzel havalarda sizi evde tutacak bir durum yok demektir, çıkın çıkın yürüyün, tadını çıkarın, ben de öyle yaptım.

Daha önce kimsenin hamileliğine ya da doğumuna bire bir şahit olmamıştım, tek bildiğim sezaryen doğuma karşı beni kesecekler sonra bir de dikecekler korkumdu ki hamileliğimde yaşadığım gıda zehirlenmesine kadar serum dahi yememiştim hayatımda. Tabi bir de uyuyup uyanıp anne olmak bana çok yapay geliyordu, o acıyı, o hisleri, o duyguları bizzat yaşamak istiyordum. Burada kastettiğim elbette zorunlu durumlar dışında kişinin kendi isteğiyle sezaryen doğum seçmesi.  İzlediğim videolar, sosyal medyada takip ettiğim doulalar, yine sosyal medyada takip ettiğim hamile kadınlar beni hep normal doğuma yönlendiriyordu. Adı üzerinde normal olan buydu, belgeselleri izliyordum onca hayvan nasıl doğuruyordu doğada, ben mi yapamayacaktım. Aslında normal doğum diye başlayan ısrarım doğal doğuma kadar tırmandı. Suni sancı istemiyordum, epidural istemiyordum, vakum hele inşallah gerek olmazdı, sancılar bastırdığında sezeryan istersem sakın beni dinlemeyin diyordum... Doktorumla her görüşmemizde kendimi bu şekilde ifade ettim. Şanslıydım ki kendisi hastasını dinleyen, anlayan ve süreçte ona göre ilerleyen bir doktordu.

38. hafta 3. gün NST kontrolü için doktorumuzdaydık. Çatı muayenesi yapılmış, uygun bulunmuş, hatta 2 cm açıklık görülmüştü. Kendisi "Bugün yarın doğum olabilir 36. Hafta itibariyle erken doğum sayılmaz." diyordu, bense "yok canım daha 41. Haftaya çok var." diyordum. Neden kendimi 41. Haftaya bu kadar odaklandığımı hala anlamış değilim. Üstelik bir de bebeğin suyunun azaldığını öğrendik, bazı doktorlar armut yemenin faydası olduğu görüşündeymiş, aslında doğal süreç böyle yani plasenta kireçlenebilir, suyu azalabilir, vücut doğuma hazırlanır, ama yine de çıkışta gidip 1 kg armut aldık, tabi bu arada kuru hurmayı da unutmamak gerekir ki kendisinin son 4 hafta içinde tüketimi açılma sırasında sancıların acısını hafifletiyormuş, hadi bunlar rivayet diyelim kime ne zararı var hurma yiyerek şeker gereksiniminizi kesebilirsiniz, armut da gece yenilmediği sürece (gece tüketmek şeker ve kilo yapabilir) meyvedir sonuçta, doğadan zarar gelmez.

O gün doktordan sonra annemlere gittik, zaten suyum gelir, sancım gelir panik olurum diye telaşımdan ya annem bizdeydi ya biz oradaydık. O haftayı da enfeksiyon sebebiyle ağrılı geçiriyordum,, boğazlarım şişmişti, karnım iyice aşağıya inmişti ve karnımı tutarak yürüyordum, 'ne kadar da hamiş bir o kadar hastaydım anlayacağınız, 'ay galiba doğuruyorum' nidaları atıyordum sürekli- meğer ben enfeksiyon yüzünden sanırken bizim Efe bey gelmek için hazırlanıyormuş.

31 Aralık sabahı ıslaklıkla uyandım, rüya sandım bir an, baktım tutamıyorum akan suyu. Yataktan fırladım, kendimi sakinleştirmek için 10'a kadar saydım. Peki şimdi ne olacaktı?? Sancılara çalışmıştım ama su gelince ne yapıyorduk ?! Üstelik daha bir gün önce bebeğin suyunun azaldığını öğrenmişken.. Annemlerin yanına gittim 'Ay ben doğuruyorum galiba' dedim, tabi yalancı çoban hikayesindeki gibi bir hafta öyle dolanınca ortalarda, gerçek olunca kimse inanmadı. Kontrol edince suyla beraber nişanında geldiğini görüp apar topar evden çıktık, bir de o karlı yollarda, tamam tamam o kadar da çok kar yoktu yollarda ama hastanede iki gün boyunca bol bol izledim camdan karların düşüşünü.

Doktorum önce NST'ye bağlanmam için muayenehaneye gelmemi söyledi, ben bir gün önce suyu azalmış şuan da durmadan akıyor bu su çocuğum içeride susuz kaldı gibi düşüncelerdeyken çok şükür her şey yolundaydı. Sadece yataktan fırladığım gibi doğurmaya gidiyordum; kahvaltı yapmamış, su bile içmemiş, hasta halimle, hazırlanamamıştım telaştan. Tabi bir de doğum yapmak için görüştüğümüz hastane personelinin yılbaşı nedeniyle hastanede bulunmadığını öğrendik. Aradığımızda geleceklermiş ama riske atamazdık. Dolayısıyla aklımızda olmayan başka bir hastaneye karar verdik son anda, doğum fotoğrafçısı yok, hastane süslemeleri yok.


Gelelim o güzel günün detaylarına; saat 9.15'de hastaneye yatışım yapıldı. Suyum hala gelmeye devam ediyordu, bir yandan NST'ye bağlıydım yataktan kalkamıyordum, hani neredeydi o izlediğim videolardaki eğil kalk hareketleri? Neyse bir ara koridorda yürüme fırsatım oldu, açıklık 4 cm, hatta kameralara pozlar veriyorum. Muayenelerde açılmam hızlı ilerliyor, evet artan acımdan da belli zaten, sancı vurdukça NST'yi dinliyorum, nefes egzersizlerini uyguluyorum, içimden sayıyorum.. ve işte 7 cm.. Doktoruma demişim ki acı halinde sezaryen falan istersem sakın beni dinlemeyin.. "Bari epidural yapalım" diye ağlıyorum o an.. 'Her şey çok güzel ilerliyor, epidural etki edene kadar belki de doğurmuş olacaksın' diye o halimle beni ikna eden doktoruma teşekkürler. İşte gidiyoruz doğumhaneye.. Bir dakika ya ben gebe okulunun son dersini, yani aktif ıkınma dersini kaçırmıştım, peki şimdi ne olacak? 

Sancı geliyor diye bağırıyorum, hemen müdahale başlıyor, kesiliyor. Sancı geliyor diye bağırıyorum, tekrar müdahale başlıyor, kesiliyor.

İzlemiştim videolarda, bebek doğum kanalına baskı yaptıkça, anne sancı olarak hissediyor bunu. Sancılar sıklaşıyor, aradaki süre azalıyor. Ikınıyorum, her defasında daha kuvvetli. "Son bir kuvvetli ıkınmana ihtiyacım var" dedi doktorum en sonunda, nefesimi tuttum ve tüm gücümle ıkındım, tamamdı! Sadece şunu söyleyebilirim ki neden doğumum 'kısmen pozitif' diyorum çünkü söyledikleri gibi Efe doğduktan sonra acım hemen dinmedi, çünkü eş düşmedi bir türlü, sancım bitmedi bir süre, dışarıdakiler doğum bağırmaları sanırken ben sancıdan bağırıyordum da doğum sancısı değildi bunlar, çok fazla kan kaybettim ve fenalaştım, şükür ki acı eşiğim yüksekti ve ben güçlü bir anneydim. Ve işte oradaydı, doktor kontrol ediyordu oğlumu, bebeğimi, beni anne yapan o küçük bedeni, kontrolden sonra yanımıza getirdiler, Enes de girmişti doğuma, kürdan parmaklarını öptüm, kokladım, birbirimize sarıldık, artık 3 kişiydik, hoş geldin annecim dedim, hoşgeldin, saat 17.15 ve sen aldığım en güzel yeni yıl hediyesisin...

-Dijitalannee-

0 yorum:

Yorum Gönder

© Dijitalannee , AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena